Başkan Kangal; “Ülkemizin hızlı bir şekilde gelişimi ve kalkınması için , ihtiyaç olan tüm alanlarda hazırlamış olduğumuz eylem planlarımızı açıklamaya devam ediyoruz. Bu seferki eylem planımız, ülkemizin kanayan yaralarından olan , iktidarın yanlış politikaları sonucu gün geçtikçe büyüyen bir sorun haline gelmiş sığınmacılar mevzuusu.Bu kapsamda 12. eylem planımız “ “Sığınmacı Sorununun Çözümü ve Düzensiz Göçün Önlenmesi Eylem Planı” oldu.
Sığınmacılar ve düzensiz göç sorununu çözecek en kapsamlı yaklaşımı DEVA Partisi olarak biz oluşturduk. Biz gerçekçiyiz. Doğruları söylüyoruz. Derdimiz göç sorunu üzerinden prim yapmak değil. Bizim işimiz göç sorununu çözmek. Konuya hukuk devleti ciddiyetiyle ve temel insan hakları perspektifinden yaklaşıyoruz. Meseleyi üç başlık halinde ele alıyoruz: 1) Güçlü kurumsal yapı, 2) Güvenli sınırlar, 3) Gerçekçi geri dönüş.”
Evvela sınır güvenliğini sağlayacağız. Türkiye, yol geçen hanına döndü. Ne yazık ki son dönemlerde bu zafiyet nedeniyle düzensiz göç akışının yoğunlaştığını görüyoruz.
Öldürülme, işkence, insanlık dışı, onur kırıcı ceza ya da muamele tehdidi altında olmayanların Türkiye’ye rahatlıkla girmesi ve yerleşmesine son vereceğiz. Bu tehditler altında olmayan düzensiz göçmenleri kendi ülkelerine veya Türkiye’ye giriş yaptıkları sınır komşumuza sınır dışı edeceğiz. Başka bir kimlikle ülkemize girmek isteyen düzensiz göçmenleri biyometrik kayıtlarla tespit edip engelleyeceğiz. Türkiye’yi düzensiz göçmenlerin ‘hedef veya transit ülkesi’ olmaktan çıkaracağız. 
Türkiye’nin özellikle Avrupa ülkeleri ve Arap ülkeleri tarafından bir göçmen ve sığınmacı merkezi olarak görülmesine ve Türkiye’ye bir tampon bölge muamelesi yapılmasına izin vermeyeceğiz.
Suriye’de güvenliğin sağlanmasına yönelik girişimlerimizi öncelerken, bir yandan da başta Avrupa Birliği ve Arap ülkeleri olmak üzere diğer ülkelerin de Türkiye’nin yükünü paylaşmaları için yoğun diplomasi yürüteceğiz
Hedefimiz öncelikle Suriye’de güvenliğin tesis edilmesidir. Bizim bu konuda ülkemizin menfaatleri dışında hiçbir kırmızı çizgimiz yoktur. Tek öncelik ülkenin menfaatleridir.
Suriye’de güvenliğin sağlanmasıyla birlikte, Suriyelilerin geçici koruma statülerine son vereceğiz.  Mağduriyete sebep olmaksızın güvenli ve onurlu bir dönüşü sağlayacağız.
Göçmenleri bahane edip Türkiye’yi ırkçı bir çukura, derin bir buhrana düşürmeye çalışanlar olduğunu da görüyoruz.  Bu kişiler sorumsuzca, yalan yanlış bilgilerle nefreti körükleyip duruyorlar. Göç konusunda sahte bir ikilem kuruyorlar. Bu sahte ikilemde, evrensel insan hakları anlayışı ile ülkemizin güvenlik ihtiyacı birbiriyle yarıştırılıyor. Oysa öyle değil. Biz önce bu dar kalıpları aşmak zorundayız. Biz, ülkemizin güvenlik ihtiyacını, insan haklarını gözeterek karşılayabilecek bir birikime sahibiz. Hem güvenliği hem insan haklarını önceleyen bir tutumun mümkün olduğunu biliyoruz.
Tekçi, kalıpçı her türlü yaklaşımı reddediyoruz. Sorunları hukuk içinde çözeceğiz. Göç konusunda hukuk devleti pusulasından şaşmayacağız. Nefret söylemlerine pabuç bırakmayacağız. Kirli dil sahiplerinin, toplumu göçmenlere karşı kışkırtmasına da karşı çıkacağız. Bahsettiğimiz gibi biz, güvenli ve onurlu bir geri dönüşten yanayız” dedi.