Başkan Biçer, açıklamasında dikkat çeken bir stratejik manipülasyona da işaret etti:“İsrail'in İran’a yönelik saldırıları, dünya kamuoyunun Gazze’deki insani dramı konuşmaya başladığı bir dönemde gerçekleşmiştir. Ne yazık ki televizyon ekranlarında artık Gazze yok, İran var. Bu dikkat saptırma taktiği asla masum değildir. Gazze’de katliamlar devam ederken, İsrail’in yeni bir cephe açarak suçu perdelemeye çalışması kabul edilemez.”
“ULUSLARARASI HUKUK AÇIKÇA İHLAL EDİLMEKTEDİR”
Fetih Ahmet Biçer, İsrail’in askeri müdahalelerinin hiçbir meşruiyeti olmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:“13 Haziran'daki saldırı, açık şekilde uluslararası hukukun ihlalidir. Hiçbir devlet, başka bir ülkeye bu şekilde müdahale etme hakkına sahip değildir. Bölgedeki çatışmanın yayılması, yalnızca askerî değil, insanî bir kriz doğuracaktır. Bu koşullarda yapılan her saldırı, yeni yıkımlar ve trajediler demektir.”
Bölgede yükselen nükleer risklere dikkat çeken Biçer, ilgili tüm tarafları diplomatik süreçleri yeniden canlandırmaya davet etti:“ABD ile İran arasında planlanan müzakereler, kriz çözümünde kritik bir fırsattır. Bu masadan kalkılmamalıdır. Nükleer dosyalar yalnızca güven temelli diyalog ve şeffaflıkla çözülür. Aksi takdirde, sadece İran değil, tüm bölge istikrarsızlaşır.”
“BİRLEŞMİŞ MİLLETLER VE KURUMLAR GÖREV BAŞINA”
Fetih Ahmet Biçer, uluslararası topluma ve kuruluşlara da çağrıda bulunarak açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:“Birleşmiş Milletler, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ve Avrupa Birliği gibi kurumlar, Ortadoğu’da barış ve güvenliğin korunması için artık daha etkili bir pozisyon almalıdır. Sessiz kalmak, çatışmanın ortağı olmak demektir.”
“TÜRKİYE AKILCI VE TARAFSIZ DIŞ POLİTİKA İZLEMELİDİR”
Son olarak Türkiye’nin rolüne de değinen Biçer, DEVA Partisi’nin dış politikadaki duruşunu şu sözlerle özetledi:“Türkiye, tarafgir yaklaşımlar yerine barıştan ve hukuktan yana net bir dış politika yürütmelidir. Ortadoğu’nun geleceği ancak adaletli, şeffaf ve diplomasi odaklı bir anlayışla şekillenir. DEVA Partisi olarak biz, savaşın değil çözümün, hesaplaşmanın değil uzlaşının yanında durmaya devam edeceğiz.”