Başkan Çınar “Türkiye ekonomisi gerek kur oynaklığı gerekse enflasyonist ortamdan kaynaklı olarak kriz dönemi yaşamakta, gelir artırıcı önlemler olarak yapılan ücret artışları, düşen satın alma gücünün oldukça gerisinde kalmaktadır. Bireylerin olduğu kadar işletmelerin de ayakta kalmasının sürdürülebilirliğini sağlamak, hem ekonominin istikrarı korumak hem de istihdamı desteklemek açısından kritik bir öneme sahiptir. 
Özellikle girdi fiyatlarının arttığı, işletmelerin sabit ve değişken maliyetlerinin yükseldiği bu dönemde işletmeler için can yeleği konumunda bulunan banka kredi imkanlarının da daralması ile bu durum içinden çıkılması zor kısır bir döngü halini almıştır. 
Bu rapor bahsi geçen konjonktürde işletmelerin ayakta kalabilmesi için önemli adımları ele alacak ve öneriler sunacaktır.
1. Nakit Yönetimi ve Maliyet Kontrolü
İşletmelerin kriz dönemlerinde likit kalabilmesinin en önemli koşulu nakit yönetimi ve maliyet kontrolüdür. İşletmeler, nakit akışlarını sürekli olarak izlemeli, gereksiz harcamalardan kaçınmalı ve verimliliği artırmak için maliyetlerini gözden geçirmelidir. Özellikle üretim süreçlerindeki verimliliğin artırılması ve israfın önlenmesi önemli bir adımdır. 
2. Finansal Tablolara İlişkin Önlemler: 
İşletmelerimizin çok büyük bölümü finansal okuryazarlığa sahip olmadığı için işletmenin karnesi niteliğindeki mali verilerin hazırlanması, değerlendirilmesi ve geleceğe yönelik finansal projeksiyon oluşturulması konularında yetersiz kalmaktadırlar. Bu da yanlış yatırım kararlarının alınmasına ve yanlış işletme yönetimi nedeniyle özellikle işletme skor notunun düşük çıkmasından kaynaklı, finansal kurumların kreditasyon prosedürlerinden dolayı kaynak bulmalarını zorlaştırmakta hatta imkânsız hale getirmektedir. Bu durum işletmelerin ticari faaliyetlerinin zarar görmesine neden olmaktadır. Bu konuda akredite olmuş uzmanlardan destek alınmasının sağlanması için gerekli mevzuatlara işlerlik kazandırılması hem lokal hem de global olarak ticari hayatın sağlıklı işleyişi açısından hayati öneme sahiptir. 

3. Farklı Finansman Kaynaklarının Araştırılması
Kredi imkanlarının daraldığı dönemlerde işletmelerin alternatif finansman kaynaklarına yönelmeleri doğaldır. Örneğin, özel sermaye yatırımları, iş ortaklıkları veya hibe programları işletmeler için potansiyel seçenekler olabilir. İşletmeler, yerel ve uluslararası fonları inceleyerek kriz dönemlerine özel destekleri araştırmalıdır. Bu minvalde profesyonel finansal uzman desteğinin sağlanması ve teşvik edilmesi işletmelerin bu kaynaklara ulaşmasını sağlayacak ve firmalarımıza sürdürülebilir bir mali yönetim refleksi kazandıracaktır.
4. İhracata Odaklanma ve Yeni Pazarlara Açılma
Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, işletmeleri olumsuz etkilemektedir. Bu durum, işletmelerin ihracata yönelerek döviz geliri elde etmeyi ve risklerini çeşitlendirmeyi Aynı zamanda, yeni pazarlara açılarak gelir tabanlarını genişletmeyi düşünmelerini zorunlu kılmaktadır. Ancak işletmelerimiz; uygulanmakta olan mevcut para, maliye ve vergi politikaları nedeniyle yeni pazarlara açılmak bir tarafa, mevcut ticari performanslarını bile koruyamamakta ve işletme sermayeleri her geçen dönem erimektedir. 
5. Dijital Dönüşüm ve E-Ticaret
Teknolojik altyapı ve e-ticaret platformları, işletmelerin kriz dönemlerinde ayakta kalmasına yardımcı olabilir. Dijital dönüşüm süreçleri, işletmelerin iş yapış biçimlerini daha verimli ve etkili hale getirebilir. E-ticaret ise mevcut müşterilere ulaşmanın yanı sıra yeni müşterilerle ilişkiler kurmak için önemli bir fırsat sunar. Dijital dönüşüm içinde bulunduğumuz yüzyılın ve geleceğin olmazsa olmaz bir değişim süreci olacaktır. Bu nedenle işletmelerin bu alanlarda bilinçlendirilmesi, bu konudaki istisna ve muafiyetlerin tabana yayılması da önemli bir çözüm yolu olacaktır.
6. Rekabetçiliği Artırıcı Tedbirler
İşletmeler, kriz dönemlerinde rekabetçiliklerini artırmak için çeşitli tedbirler almalıdır. Müşteri sadakatini güçlendirecek müşteri ilişkileri yönetimi, kalite standartlarını yükseltme, markalaşma ve ürün/hizmet çeşitlendirmesi gibi stratejiler işletmelerin krize karşı dayanıklılığını artıracaktır. Ancak son dönemlerde işletmelerin reklam ve pazarlama giderlerindeki azalışlar bu konudaki çabaların da yetersiz kaldığını göstermektedir. İşletmelerin Satış Pazarlama ve reklam faaliyetlerinde yapılacak mali teşvikler rekabetçiliğin artırılmasına katkı sağlayacaktır.
7. Destek Programlarından Faydalanma
Kamu otoritesi, ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri desteklemek amacıyla çeşitli teşvik ve destek programları uygulayagelmektedir. İşletmelerin, vergi indirimleri, faizsiz kredi olanakları ve istihdamı teşvik edici destekler gibi hükümet politikalarından faydalanmak için bu düzenlemeleri takip etmeleri sağlanmalı bu konularda STK lar bünyesinde özel birimler kurulmalı hatta gerekirse var olan birimlerin işlevselliği artırılmalıdır. Bu konuda özellikle Devlet Teşvikleri, KOSGEB hibe ve destekleri başta olmak üzere kullandırılacak hibe ve kredilerin amacına uygun kullandırılmalarının sağlanması, vade yapıları ve geri ödeme koşulları, bu desteklerden faydalanabilecek işletmelerin kapsamının genişletilmesi ve işletmelerin bu konularda bilinçlendirilmesinin yanında iş süreçlerinin sadeleştirilmesi de önem arz etmektedir. 

Sonuç : 
Ekonomik kriz şartlarında, işletmelerin ayakta kalabilmesi için bir dizi yapısal önlemlerin alınması kaçınılmazdır. Ancak mevcut konjonktürde kamu otoritesi desteği olmaksızın işletmelerin bu konularda sağlıklı süreç yönetimini gerçekleştiremeyeceği gerçektir.
Nakit yönetimi, maliyet kontrolü, alternatif finansman kaynaklarını araştırma, ihracata odaklanma, finansal danışmanlık,  dijital dönüşüm, rekabetçiliği artırıcı tedbirler ve hükümet desteklerinden yararlanma gibi adımlar, işletmelerin krize karşı direncini artıracaktır. Aynı zamanda, işletmelerin Net Çalışma Sermayelerinin korunmasına yönelik tedbirler, öngörülemez piyasa koşullarına karşı esnek ve hızlı bir şekilde tepki verebilmelerini sağlayacağından kritik öneme sahiptir.  
Yukarıda belirtilen ana başlıklarda;  ilimizde yer alan mikro, KOBİ ve büyük işletme ayrımı yapmaksızın tüm işletmelere yönelik olarak finansal eğitim ve seminerlerin yanı sıra yazılı ve görsel medyada organize edilecek kamu spotları, yörede bulunan STK’lar aracılığı ile işletmelerin bilinçlendirilerek farkındalık oluşturulması önem arz edecektir”.